Şehidin Anısı Yaşatılıyor
Suriye'de 5 yıl önce, Esad rejiminin saldırısı sonucu şehit düşen Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Halil Açıkgöz'ün ailesi, acılarını dindirmek için evlerinde özel bir oda hazırladı. İdlib'de görev yaparken şehit olan 22 yaşındaki genç askerin anısını yaşatmak için, ailesi yıllar önce damat odası olarak planladıkları odayı, İbrahim Halil'in eşyalarıyla donattı. Odanın yatağına serilen ay yıldızlı Türk bayrağı, görenleri duygulandırıyor. Aile, şehidin çocukluk fotoğraflarından, askerlik üniformasına, nişanlık hediyelerine kadar birçok eşyasını özenle koruyor. Gaziantep'teki baba evinde bulunan bu oda, Açıkgöz ailesi için hem bir anı deposu hem de derin bir özlemin yansıması. Aile üyeleri, odaya girdiklerinde bir nebze olsun acılarının dindiğini belirtiyor. Hasan Açıkgöz ve eşi Süreyya Açıkgöz, oğullarının vatan sevgisini ve fedakarlığını her zaman hatırlayacaklarını, anısını yaşatmak için ellerinden gelen her şeyi yapacaklarını söylüyor.
Baba Hasan Açıkgöz'ün Anlatımı
Baba Hasan Açıkgöz, oğlunun asker olma hayalini ve şehadetinden önceki son günlerini anlatıyor. İbrahim Halil'in, askere gitmeden önce "Baba, ben Uzman Onbaşı olacağım ve geri dönmeyeceğim" dediğini, ancak kısa bir süre sonra izin alıp tekrar birliğine döndüğünü ve şehit olduğu haberini aldıklarını belirtiyor. Oğlunun vatanına olan bağlılığının ve kahramanlığının gurur ve hüzün verdiğini ifade ediyor. Ailenin, İbrahim Halil Açıkgöz'ün şehadetinin ardından yaşadığı derin acının zamanla azaldığını ancak derin bir boşluğun kalmaya devam ettiğini belirtiyor. Aile, Suriye topraklarında şehit olan evlatlarının kanının yerde kalmaması için mücadele edilmesi gerektiğini düşünüyor. Şehadet haberini aldıkları andaki acıyı hala hissettiklerini ve oğullarının anısını yaşatmanın yollarını aradıklarını ifade ediyorlar. Oğullarının özlemini dindirmek için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını belirtiyorlar.
Anne Süreyya Açıkgöz'ün Anlatımı
Anne Süreyya Açıkgöz, oğlunun fotoğraflarına bakarak rahatladığını, ancak odasına girmekte zorlandığını belirtiyor. Her yerde oğlunun fotoğraflarını sergilediğini, çünkü onu görmeden yaşayamayacağını söylüyor. İbrahim Halil'in son izne geldiğinde hazırladığı çantasını ve içindeki eşyaları anlatıyor. Çantanın, İbrahim Halil'in "evim hep sırtımda" sözleriyle ilişkilendirildiğini ve bu çantanın ona olan özlemini artırdığını ifade ediyor. Şehit oğlunun eşyalarına bakarak acılarını hafifletmeye çalışıyor. Ailenin, Isparta'dan getirilen kolonyalar, çocukluk fotoğrafları ve yazılar gibi birçok hatırayı koruduğu belirtiliyor. Aile, İbrahim Halil Açıkgöz'ün anısını yaşatmak için ellerinden gelen tüm çabayı sarf ediyor.